Binlerce sivilin ve güvenlik görevlisinin ölümünden sorumlu olan
PKK'nın bugüne kadar pek çok şeye benzetildiğine şahit olduk.
Sanırım
en yaratıcı olanlarını da Cumhuriyet gazetesinin haberlerinden okuduk.
Arkadaşlar, "TC'ye karşı savaşırken"
orman yaktığını açıkça itiraf eden bu vahşi örgütün yöneticilerini manşetten, "
yere izmarit bile atmayan çevrecilere" benzetiyorlardı mesela...
Hele hele PKK'nın Tunceli'de avcıları öldürmesini
"radikal çevreciliğe" eşitlemek için yırtınmaları... Evlere şenlikti.
Yalnız onlar mı? Hangi birini sayalım...
Bölgeden çekiliyorlar diye ABD askerlerini
protesto eden YPGPKK'nın yöneticilerini, Amerika'ya kök söktürmeleriyle meşhur
Che'ye,
Castro'ya benzetmeleri mi?
Yoksa, patır patır çocuk öldüren PKK-YPG'lı kadın teröristleri, "tıpkı İspanya İç Savaşı'ndaki
enternasyonalist anneler gibi" diye cilalayanları mı?
***
PKK'yı bir şeye benzetme konusunda en yaratıcı isimlerden birisi
de kuşkusuz PKK'nın yasal kanadında
çalışan Selahattin Demirtaş.
Ama beyefendinin
"PKK Markası" yerine hep kendini öne
çıkardığı da gözlerden kaçmıyor.
Bir bakıyorsunuz,
dönemin CNN Türk'ünde saz çalıp
ozanı oynuyor...
Derken tuvalde "mutluluğun resmini" yapmaya çalışan "
Abidin" pozlarıyla çıkıyor karşımıza...
Kimi zamansa, 6 Ekim'de sokağa çıkarttığı canilerin katlettiği
Diyarbakırlı çocukların asla okumayacağını bildiğimiz çocuk kitaplarını imzalarken izliyoruz kendisini.
***
Hızını alamamış olacak ki, geçen de aslında en çok Bosna halkının kahramanı
Aliya İzzetbegoviç'e benzetilebileceğini açıkladı Demirtaş!
Evet, bildiğimiz Aliya...
Nam-ı diğer Bilge Kral!
Bu densizliği ciddiye alıp, iç savaşta onca bedel ödeyen Bosnalıların ve Aliya'nın mücadelesinden bahsetmeyeceğim tabii ki.
Bu, dostlarımıza saygısızlık olur.
Demirtaş'a tavsiyemse, her sabah aynada karşılaştığı yüzüne katlanmanın başka bir yolunu bulması. Ben aldırarak falan kurtulamaz kendinden.