Beynin düşüncenin nedeni değilaracı olduğunun anlaşılmasınıntarihi çok eski değil. Ancak bilincinevrimine kafa yoran bilim insanları,insanın içinde yaşadığı evrenibütünlükçü şekilde anlayabildiğinidüşünen yegâne canlı olduğunu söylüyor.
Bu "hissiyatın" bizzat kendisinin, insanın zaman içinde ulaştığı bilinç seviyesinden kaynaklı bir ihtiyaç olduğu ortada.
Yoksa insan tıpkı kendisi gibi değişen, dönüşen, hafızası olan canlı bir organizma olan dünyanın ve evrenin içinde bir "irade sahibi"olarak yaşayamazdı.
Ancak tek bir olaya etkiyen sınırsız parametre varken ve duyu organlarımızınsınırları belliyken bu algılamanın nedüzeyde olduğu da elbette tartışılır.
Örneğin ABD Başkanı Danimarka'dan Grönland adasını kendilerine satmalarını isterken kuşkusuz içinde yaşadığı ve siyaset yaptığı kendievreninin sınırlarını da açık ediyor...
Tıpkı dün, Antarktika'nın varlığını kanıtlamak için fotoğraf getiren 100 bin TL vermeyi vaat eden Düz DünyaDerneği Başkanının kendi evreni hakkında ipuçları vermesi gibi.
Trump'ın satın almaya çalıştığı Grönland adasının aslında olmadığını düşünen de var mıdır sizce?
***
Kimi zaman ilginç sonuçlar doğursa da insanın yaşadığı evreni bütünlükçü şekilde algılama motivasyonu türümüzün gelişmesi için bir zorunluluk.
Çünkü kendi evrenine dönüp dışarıyla "iletişimi" tamamen kapatan bir hücreninbile uzun süre yaşaması mümkün değil. Büyük oranda yaşadığı ortamın ürünü olan karmaşık bir organizmanınsa imkânsız!
Kimi fizikçiler, biyolojinin "yaşam" diye tarif ettiği büyüleyici, ürkütücü, renkli, şaşırtıcı serüvenin "nedenini" tam da bu noktada arıyorlar.
Yaşam "içeriyle" "dışarının" düzeyi kusursuz ayarlanmışbir ilişkinin sonucu ortaya çıktığını söylüyor.
***
Günden güne daha karmaşıkilişki modellerininarttığı günümüz dünyasındaen zor şey iletişimkurmak.
Manipülasyon ve suskunluk sarmalı rolleri, modelleri, imajları daha fazla belirliyor.
Bu hengâmede bize düşense, bugünlerde olduğu gibi, bazen sadece oturup çocuklarının önünde öldürülen insanların dramlarına kahrolmak oluyor.
Bir erkeğin kadını, yapabildiği için,erkekliğinden, gücünden ötürüöldürmüş olabileceğini düşünerekde ne kadar sağlıklı bir toplumsal ilişkimodeli çıkartabiliriz, bilemiyorum.
Zira erkekler erkekleri de öldürüyor.
Tıpkı kadınların kadınları da öldürdüğü gibi.
Peki ya kendi evrenimizdedurumlar nasıl?
Pardon, unutmuşum, "cehennembaşkalarıydı" değil mi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.