Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) 'İsteğe BağlıYayınların İnternetOrtamından SunumuHakkında Yönetmelik'i Resmi Gazete'de yayınlandı.
Düzenlemeye göre internet üzerinden yayın yapan dijital platformların artık RTÜK'tenlisans almaları gerekecek. Bu, isteğe bağlı yayınların da 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkındaki Kanun'un 8. Maddesi'ndekigenel ahlakhükümleriyledeğerlendirilmesianlamına geliyor.
Kapsamı genişletilen maddenin mevcut haliyle ne gibi sonuçlar doğurduğunu zaten hepiniz görüyorsunuz.
Yıllar içindeki uygulamalarla öyle absürt bir ortam oluştu ki gündelik hayatta bireyintercihine bağlı olan serbestliklerinekranda gösterilmesiyasak. Buna karşın yapılması kanunla yasaklananfiiller televizyonlardaserbest!
***
Örneğin bir sokak röportajında kadraja elinde bira şişesiyle bir vatandaş girdiyse vay halinize! Üstelik yalnızca bugün değil tarih de bu gerçekhayatla çelişen uygulamalardan nasibini alıyor... Dün konuyu sosyal medyada tartışırken Kaçkar TV'den Adnan Onay'ın verdiği bir örneği sizlerle ve ilgililerle paylaşayım:
"1930'ların siyah beyaz Cumhuriyet belgeselinde Atatürk'ün elindeki saniyeliksigara görüntüsünü mozaiklemedik diye yerel TV'mize 75 bin TL ceza kesti RTÜK."
Ne var ki cinayet, taciz ya da işkence dizilerde, programlarda, haberlerde gırla gidiyor!
Tabelaları, markaları mozaikleme zorunluluğundan ötürü sokak röportajları yayımlamaya çekinen bir televizyoncu olarak ekleyeceğim çok şey var ama burada keselim.
Esas meseleye gelelim.
***
Şimdi RTÜK, başka bir ülkede benzerine kolay kolay şahit olamayacağımız bu mantığı, manzarayı internetede hakim kılmak istiyor öyle mi?
Üstelik söz konusu mecralar para verilip, üye olunarak izlenen kapalı platformlar olduğu halde...
Dahası VPNtürü, her türlüulusal engeli aşanuygulamalar dokuz onyaşındaki çocukların elindendüşürmediği iPad'lerde, akıllıtelefonlarda bile yüklüyken...
Biliyorum aranızda bana katılmayanlar var. Engellemeye yetmese de yasaklamanın bir zararı olmayacağını düşünenler de...
Geçtiğimiz günlerde Karar'dan Akif Beki de bir örnek üzerinden Netflix türü platformların özgürlük sınırlarınıtarif etmeye çalışırken Akit gazetesine hak vermek zorunda kaldığını söylüyordu:
"Tartışma sorunlu kabuller, sakat önyargı ve komplolar üzerinden yürüyor diye eşcinselliğin hem de göze sokularaközendirilmesi de mi tasvip edilecek? Bu mudur beklenen?"
O halde başlıktaki soruyu da kendisine sorayım:
Çocukken ya da bugünlerde izledikten sonra "ahlaksızlığaözendiğin" bir dizioldu mu Akif?
Peşinen söyleyeyim, "Benim bozulmaz ama başkasının bozulabilir" türünden kaçamak cevapları kabul etmiyorum, ona göre.
Öyle ya, başkalarını ençok kendimizden bilmiyormuyuz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.