15 Mart 2011'de başlayan Suriyeiç savaşı 8 yılı geride bıraktı.
Bilanço korkunç... 20 bini çocuk 450 bin insanınhayatını kaybettiği belirtiliyor. Ülkeninyarısından fazlası yabancı memleketlerdemülteci konumunda. Yaşanantoplumsal travmayı ölçmeninsebir yoluyok.
Bir de bu kara tablonun üzerine Suriye'deki iç savaştan etkilenenülkelerinödediği bedelleri ekleyin...
Dünyanın her yerini vuran terördalgasını, ekonomik ve sosyal sorunlarını düşünün.
Düşen uçakları, vurulan elçileri hatırlayın...
Suriye'de burun buruna gezen dünya devleri arasında ufak bir kıvılcımla ateş alacak küresel savaş senaryolarını ise düşünmek bile istemiyoruz.
***
Peki, nasıl oldu da bu hale geldi Suriye?
Görünen ve resmi tarihe kaydedilen şekliyle, adına "Arap Baharı" denen fırtınanın Suriye kentlerinde esmesi ilk adımdı.
Dera kentinde telefonda sohbet eden iki kadın doktorun "HüsnüMübarek düşmüş, darısı bizimbaşımıza..." şeklindeki konuşmaları istihbarata takıldı.
Ardından kadınlar tutuklandı ve ceza olarak saçları sıfıra vuruldu. Bu olay toplumda infial yarattı. Bu olayı protesto eden 12-13 gencin duvarlara " Halk düzenin yıkılmasını istiyor" yazdıkları için tutuklanmaları ve ağır işkencelere maruz bırakılmaları da bardağı taşıran son damla oldu.
Yıllardır Baas'ın istibdadı altında yaşayan halkın kini sızacak çatlakbulmuştu.
Başında, olaylara gerçek mermi kullanacak kadar sert müdahale eden rejim dünyadan gelen tepki üzerine taktik değiştirdi. Ancak bu kez de kitlenin karşısına silahla değil sopaylaçıkartılan Esad'ın polisleri göstericiler tarafından öldürüldü!
Ülkede sokaklar geri döndürülemez şekilde kontrol çıktı. Ve iş, gözümüzün önünde, yabancı ülkelerinSuriye topraklarına müdahalesine ve ülkenin bölünmesine kadar vardı.
***
Biliyoruz ki, anlatılan bu "resmitarih" sonucun bir fotoğrafı...
Nedenleri kadrajda yok. Fotoğrafın bütününü ancak bugün görebiliyoruz.
Suriye'de cirit atan süper güçlerin, hazırlıklarına, daha olaylar çıkmadanbaşlanıldığı aşikâr hamlelerini...
"Arap baharı devirdi" diye sevindiğimiz "yerli diktatörlerin" yerine gelen ABD uşağı generalleri, "kral öldüyaşaşsın yeni krallar"ı...
Suriye'nin kuzeyini çok önceden PKK'ya vadedenleri...
Suriye'deki "vadedilmiş topraklar"için Türkiye'deki çözüm masasınıdevirenleri... Mezhepçilikten, sırf Şam'ı destekleyen Rusya'nın karşısında diye ABD ile birlikte saf tutmaktançekinmeyen "ılımlı cihatçıları." Sahi , sekiz yıl önce başlayan bu hikayenin o iki kadın doktoru nerede?
Eğer yaşıyorlarsa hala telefonla konuşuyorlar mıdır dersiniz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.