Barış deyince aklımıza otomatikman savaşın gelmesinin nedeni sadece ünlü yazar Tolstoy olmasa gerek değil mi?
Bence bu kavram karmaşasında sorumluluğun büyüğü, varoluşunu "sürekli savaşhaline" borçlu olanlarda...
Orwell'ın 1984'ünde resmettiği gibi, savaş işlerini yürütmesi için "Barış Bakanlığı" kuran zorbalar.
Dünyaya bakın...
İkinci Dünya Savaşı'ndan beri "antidemokratik rejimler ve küresel terörle savaşıyorum" diyerek dünyayı savaşa boğanABD'den daha fazla barışa zararveren bir güç var mı?
Hangi diktatör ya da terör örgütü, Kore'de, Vietnam'da, Latin Amerika'da, Irak'ta sadece "bir batında" yüzbinlerin ölümüne neden olan bu savaş makinesi kadar suçludur?
Ama parasal ve askeri gücünün yanı sıra hâkim olduğu kültür endüstrisi sayesinde barışın hamisi sanki o.
Açtığı siyaseten doğruculuk şemsiyesialtında barışın canına okurkennasıl da cilalıyor imajını.
***
Bizim buralarda da durum farklı değil.
Yıllardır siyasal iktidarı almak için tek meşru ve barışçı yöntem olan seçim aracını elinin tersiyle itip savaş güzellemesi yapanlar adeta birerak güvercin.
Kimler olduğunu biliyorsunuz işte;
30 yılda 50 bin insanın ölümünden sorumlu katil sürüsü...
Gencecik çocukların sırtını "aslansınkaplansın devrimcisin" diyetapışlayıp istihbarat servislerininemrinde ölmeye öldürmeye gönderen"abiler"...
Parlamentoda siyaset yapmak için oy aldığı Kürtleri "Kandil'e asker" yazdırmaya çalışan takım elbiseli teröristler...
"İnsan Hakları" tabelalı dernekleri, hayat hakkını hiçe sayan savaş piyonlarına home ofis tahsis eden "siviller..."
Çözüm Süreci'nde PKK silah bırakacak diye ödü kopan ve soluğu Kandil'de alıp "durun siz düşmansınız,barışamazsınız" diyen gazeteci,sanatçı kılıklı goygoycular...
***
Şimdi tüm Türkiye'ye karşı belaltı bir savaş yürütmek için kurulanterör örgütünün lojistik üslerindenbiri olan Afrin'e yapılanmüdahaleyi kınıyorlar...
"Barış hemen şimdi" diyorlar.
İçlerinden biri de geçenlerde aynen şunları yazdı:
"BM Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi (1966): Madde 20- Savaş propagandası ve düşmanlığı savunma yasağı. Her türlü savaş propagandası hukuk tarafından yasaklanır.
Türkiye sözleşmeye taraftır. Yasakolan savaş propagandasıdır, barışdeğil."
Baktım, koca koca adamalar, kadınlarda "değil mi ya" diye kafa sallıyorlarsosyal medyada.
Şaka gibiler...
Ama savaşçıların takiyesi ne kadar sistematik ve güçlü olsa da barışa sahip çıkmaya, ona gerçek anlamınıkazandırmaya mecburuz; bir şekilde...
Çünkü insanlığımız her şeydençok barışa muhtaç.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.