İran'daki protestolar yayılarak devam ediyor. Resmi rakamlara göre ölü sayısı 30'a yaklaşmış durumda.
İlk günden beri gelişmeleri, "ArapBaharı"nın ve özellikle Suriyedeneyiminin ışığında, özeleştiri deyaparak okumaya çalışıyorum.
Özetle şöyle bir genel kanaate sahibim: İran sokakprotestolarınıfazlasıyla hakeden baskıcı birrejimle yönetiliyor.
Ülke dünyanın en büyük petrol üreticileri arasında ancak halk yoksul.
Yönetim şeffaf değil.
Rejim vatandaşların gündelik yaşam pratiklerini bile belirliyor.
Ancak bu gerekçelerin hiçbirisi, dünyanın en suçlu devleti ABD'ninve bir başka şeriat rejimi olanİsrail'in İran'daki sürece müdahil olmasını izah etmiyor. Bu devletlerinsokaktakilerle "uyumu"nu açıklamıyor.
Dolayısıyla İran'a yönelik düşmancatutumu, temennilerle açık edilenplanları Türkiye ve Rusya'yayönelik müdahalelerden çok daayrı görmüyorum.
Çünkü sözünü ettiğimiz bu üç ülke de son dönemde yan yana gelip bölgepolitikalarında söz sahibi oldularve ABD'nin hareket alanını daralttılar.
Hedef haline geldiler.
***
Medyadaki İran'la ilgili tartışmalara baktığımda ise daha çok ideolojik yaklaşımların etkili olduğunu görüyorum. Düne kadar "Mollalar İran'a" diyerek ABD'nin dümen suyunda komşuyu düşmanlaştıran solcularemperyalizmi yeniden keşfetmiş durumda.
Kimi "İran'ı ABD'nin karıştırdığını" söylüyor. Daha temkinli olanları da var.
Onlar da Türkiye'deki Gezi eylemleriyle pek çok yönden benzerlik gösteren olayları "şüpheli" bulduğunu söylüyor.
Sanırım bu çarklarında, Tahranrejiminin bizim solcuların kahirekseriyetinin pek sevdiği Esad rejimineyönelik verdiği açık desteğin etkisivar. Siyasal İslamcı çevrelerin durumu da soldan pek farklı değil. Onların İran'la ilgili söylemlerini şekillendiren de Sünni-Şii ayrılığı.
ABD emperyalizminin ve ölümünedüşman oldukları İsrail'in İransokaklarındaki gösterilere sağladığıaçık lojistiğe rağmen fiilen eylemcilerinyanındalar.
Sanırım onlar da, İran'ın Suriye'de ve Körfez'deki Şii yayılmacılığı yüzünden, bugün yaşanan olayların "hayırlısonuçlar" doğuracağını düşünüyorlar.
***
Evet, ideoloji stratejik düşünmeyi gerektirir.
Dolayısıyla dünyayı kendi iradeleri ve mantıkları üzerinden değil de onlariçin biçilmiş kalıplarla algılayanların İran değerlendirmelerini anlamak zor değil.
Ancak bildiğiniz üzere sürekli devinim halinde olan gerçeğin, yapısı gereği donmuş ideolojilerle alakası bile yoktur.
Ve rengi de ideolojilerin istediği gibi siyah ya da beyaz değil, Gide'ın dediği gibi gridir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.