Herkes "
The Eyes Of Darkness" romanından
söz ediyor... Çünkü Amerikalı popüler yazar
Dean Koontz 1981'de yazdığı romanda
2020'de Çin'de patlak verecek bir salgından söz etmiş, iyi mi? Virüsün adı ise üretildiği laboratuvarın bulunduğu şehirden geliyor:
Wuhan- 400. Eh, böyle
bir durumda
ortalığı tedirginlik, merak ve
komplo teorilerinin sarmaması
mümkün mü?.. Ama
bizdeki sosyal medyaya sohbetlerine
pek yansımayan
mesele şu: Googlebooks'tan
kitabın ilk baskısına baktığınızda
bambaşka bir durum
çıkıyor karşınıza. Orada
virüs Rusya'da üretiliyor
ve adı
Gorki-400. Kitabın
2008'deki baskılarında salgının
merkezi Çin'e taşınıyor
ve virüsün adı değiştiriliyor. Neden olabilir? Belki yayıncılar veya yazar
2000'lerin başında Mossad'ın verdiği "Çin hükümeti Wuhan'da biyolojik silah merkezi kurdu" istihbaratından etkilenip bu değişikliği yapmışlardır. Ancak 2020 öngörüsü her durumda ürpertici...
***
Gelelim Atakan konusuna... Bu çocukcağızı önümüze sürenler yetişkinlerin kolay etkileneceğini, çünkü felsefeden falan bahsedildiğinde geçerli olanın bilgi değil, bir tür "
büyülenme" olacağını ve böylece çok dolu bir gündemi (Gezi davası kararı, FETÖ'nün siyasi ayağı, İdlib'de savaşa çeyrek kala, vd.) dağıtıvereceğini biliyorlarmış. Belki her şey kendiliğinden böyle gelişmiştir, o da bir ihtimal! Ama şu net: Ne Atakan, ne de onu övgülere boğanlar
nihilizmi, Aristo'yu, Platon'u (ikisi ayrı filozoflar) biliyorlar!
***
Kitap okumak deyince... Çocukları rahat bırakalım ama yetişkinler de artık
kitap okuma fetişizmini bıraksalar ne iyi olacak! Doğrusu ben 30'unu aşmış ciddi ve meraklı bir okurdan
kitap değil, yazar ve "mesele" okumalarını beklerim. İnsanın peşini takip ettiği meseleleri ve yazarları olmalı.
Ömrümüz rasgele kitap okumaya değecek kadar uzun değil...
***
Bir tanıdık ünlü kayak merkezlerinden birine gitmiş, anlatırken "
kar göreceğimiz yok, bari orada göreyim istedim" diyor. Gülümseyerek dinledim. Oralarda sportif etkinlik ve eğlence imkanları var. Tamam! Ama kar görmek için bir yere gidilecekse
köyüne, kasabasına gitmeli insan. Kar öyle bir şey. Galiba... Fakat o da giderek çekiliyor dünyamızdan. Bu mevsimde bembeyaz olması gereken yamaçlar hâlâ kahverengi...