"
Kendi ayakları üzerinde durmak" deyimi son kırk
yılın en güçlü ifadelerindendi.
Bireyselleşme ve başarının temeli
olarak gösterildi, motivasyon
amacıyla kullanıldı. Kimse tam
olarak anlamını sormadı; kimse
"
ayaklarının üzerinde duruyorsun ama hangi zeminde?" demedi. Zaman içinde deyimin
anlamı daraldı, "ekonomik
bağımsızlık" demek oldu. Şimdi
Batı'da bu laftan ciddi biçimde
şüphe duyuluyor. Bir yerde yanlış
yaptık galiba, deniyor. Haklılar...
İnsan kendi ayakları üzerinde
dururken
elleriyle ne yapıyor mesela? Başkalarını itiyor,
deviriyor, hoyratlık ediyor mu?..
Aslında çok zaman önce Richard
Sennett vurgulamıştı: Gerçekten
sağlam bir ferd olabilmek için
yardımlaşmak, dayanışmak, kime güveneceğini bilmek gerekiyor. Tam
burada çuvallıyoruz
işte!
Ayakları üzerinde durduğunu sananlar, gün geliyor sapır sapır düşüyor.
***
Çocuklarımızı hangi öğretmenlerin okuttuğuna dikkat etmiyoruz. İyi bir okul, güçlü bir müfredat
yeter sanıyoruz. İyi de sosyal
medyada hiç utanıp sıkılmadan
bir kesime "
cahil çomarlar" diye hakaret eden öğretmenler
var ya... Çocuklarınızı eğitenler
arasında onlar da bulunuyor!
Sonra gün geliyor, bir
bakıyorsun ki, çocuğunun
zihni pek "evrensel"
fakat ruhu yersiz, yurtsuz.
Üzülmek fayda etmiyor,
yeniden "
buralı" olması
çok zaman alacak!
***
Hiç durmadan şarkı dinlemek müzik dinlemek sayılabilir mi? Hiç sanmıyorum. Şarkılara meftun ama vokalsiz bir
müzik parçasına beş dakika dayanamayanlar
bir bilseler ki, ne çok
şey kaçırıyorlar.
***
Çok ama çok sevdiğim pop şarkıları var. Hep oldu. Bazen burada da o şarkılardan söz ediyorum. Mesela son zamanlarda 1993 doğumlu İspanyol şarkıcı
Rosalia'nın düetlerine takıldım. Hele James Blake'le düeti "Barefoot in The Park"a bayılıyorum... Ancak şu da kesin gerçek:
Pop müzik, müziğin hapishanesidir. O hapishaneden ne kadar çabuk çıkarsak, o kadar iyidir.
***
Karamürsel'in
Çamçukur denen semtine doğru yokuş yukarı çıkmaya başlıyorsunuz.
Sonra birden iş değişiyor.
Tırmandıkça coğrafya değişiyor,
sanki Karadeniz havası geliyor.
Ve en sonunda bir küçük kahvaltı
bahçesi ve otel:
Papuli... Ekmekleri nasıl leziz, kelimelerle
anlatılmaz.