İsrail'in Gazze'ye yönelik kelimenin tam manasıyla alçakça bombardımanları sürerken, evdeki hesapların, çeşitli açılardan çarşıya pek uymadığını gösteren gelişmeler yaşanıyor. ABD'nin, Gazze'ye yönelik saldırıların ara verilmeden sürdürülmesi şeklindeki tavrında yaşanan değişiklikler bunlardan.
Yaşananlar, 7 Ekim sonrası ağır bombardımanlarla ve eğer olabilirse meskun mahal harekatıyla Gazze'nin mümkün olan en kısa sürede boşaltılmasının hesaplandığını gösteriyor. 15 gün ya da en fazla 20, 25 gün olarak düşünülen bombardımanların iki ay sonra bile İsrail'in arzu ettiği neticeyi sağlayamayışı, ne pahasına olursa olsun kendisine destek olanlar arasında ciddi bir panik başlatmış durumda.
Küçücük bir kara parçasına sıkıştırılmış, her türlü imkandan mahrum iki milyondan fazla insanı hedef alan ve çocuk kadın, genç ihtiyar demeden yapılan bir katliam görmezden gelinemezdi ve bunun için de beklenen oldu. Batının başlıca yayın organları gizlemeye çalışsa da, başta sosyal medya kanalıyla olmak üzere öğrenilen gerçekler, insanlığın henüz ölmediğini gösteren dünya çapındaki protesto gösterilerini tetikledi.
Gazze'de yaşananlarla ilgili Dünya çapındaki farkındalık, kaçınılmaz olarak Filistin meselesi ile alakalı geriye dönük sorgulamaları gerektirdi. Bu da nihai olarak, daima haklı olduğuna şartlandırılmış kitlelerin, 7 Ekim'i 'kendini savunma hakkı' bahanesi olarak kullanan İsrail'in zaten hep saldırgan olduğunun farkına varmalarını sağladı…
BM ve benzeri parlak görünüşlü uluslararası kuruluşların aslında kağıttan birer kaplan, sistemi kendi arzularını gerçekleştiren bir mekanizma gibi kullanan güçlülerin de aslında Siyonist sermaye ve medya üzerinden kontrol edilen siyasi kuklalardan ibaret olduklarının anlaşılması, Gazze'de yaşananların sağladığı ciddi kazanımlar arasında.
Gösterilerin yoğunlaşması sonrası yapılan bazı kamuoyu araştırmalarının, kayıtsız şartsız katil İsrail'i destekleyen ABD ve Avrupa ülkeleri yöneticilerinin bunun bedelini ağır ödeyeceklerine yönelik kesin verileri ortaya koyması ile, kuklalar arasında panik başladı.
Siyonist sermaye güdümündeki medyanın desteği sayesinde bulundukları yeri muhafaza edebilecekleri ya da birtakım yerlere gelebileceklerini düşünenlerin, protestolar sayesinde oluşan gerçek demokratik havanın pek hayırlarına olmayacağını anlamaları, zor olmadı.
Halen yönetimde olanlar ve gelecekte oralara uzanmayı hayal edenler, Gazze'de yaşananlar, vesilesiyle Siyonistlerin sağladığı ve sağlayacağı desteğin bedelinin ne kadar ağır olabileceğini anladılar.
Filistin meselesi ile ilgili farkındalığın dünya çapında artması sebebiyle uğrayabilecekleri zararların muhasebesini yapan epey kişi var… Bunlar insanlığın yanında olmak ya da İsrail'in kuklası olarak devam etmek arasında bir seçim yapmak mecburiyetiyle karşı karşıyalar…