ABD'nin Suriye'deki askerlerini çekme kararı, arka planda başka hesaplar yoksa, Suriye'deki oyunun perdelerinden birinin sonu şeklinde değerlendirilebilir…
Suriye'de kontrol altında tutulan bölgelerle ilgili yalanlar; ABD, Rusya, İran başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinin bir şekilde müdahil olduğu meselenin en dikkat çekici yönlerinden birisi.
ABD güdümündeki PYD-YPG ve Rejim ülkenin büyük bir bölümünü kontrol altında tutarken, buralarda yaşayanların büyük kısmının Türkiye ve başka ülkelerde sığınmacı olmaları, meselenin bam teli.
Türkiye'nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları ile istikrara kavuşturduğu yerlerin insanları yurtlarına dönüp normal hayatlarına başlamışken, diğer bölgelerde yaşayanların dönmemesi, Suriye ile ilgili değişik hesaplar olduğunun göstergesi.
Rejim yanında, YPD-YPG ve istikrar için orada bulunduğunu söyleyen ABD de, Suriye'yi kendi hesaplarına uygun hale getirmek için çalışıyorlardı belli ki.
Bu hesap, Suriye'nin özellikle kuzey bölgelerine yönelik demografik oyunları da içeriyor olmalı ki, PYD-YPG, kendisi gibi düşünmeyenleri -Kürtler de dahil olmak üzere-, göçe mecbur ediyordu.
Suriye'nin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan koridora bu sebeple olacak 'İkinci İsrail' yakıştırması da yapılıyordu.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine bakıldığında, Suriye'de bütün dünyanın gözleri önünde oynanan oyunla ilgili çarpıcı gerçekleri net olarak anlayabilmek mümkün.
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün verdiği rakamlara göre, Fırat'ın Doğusu'ndaki bölgede bulunan yerleşim yerlerinden ülkemize sığınanlarla ilgili en çarpıcı husus, ağırlıklı nüfusu Kürt olan bölgelerle ilgili rakamlar.
Rakamların dili…
Haseke ilinden gelen ve halen Türkiye'de bulunan sığınmaçı sayısı 65.534 iken, yine bu bölgede bulunan Resulayn'dan 20.522, Kamışlı'dan 39.055 ve Malikiye'den gelenlerin sayısı da 4.884.
Yani, Suriyeli Kürtlerin oluşturduğu bir örgüt olarak lanse edilmeye çalışılan PYD-YPG'nin hakimiyetindeki bölgeden, çoğu Kürt asıllı olmak üzere toplamda 129.995 kişi sığınmacı olarak Türkiye'de yaşamayı tercih ediyor.
İnsanlar, bölgelerinde hakim olanların bölgeye huzur ve istikrar getirmek yerine, birtakım emperyalist güçlere uşaklık ettiklerinin farkındalar...
Diğer bazı bölgelerden gelenlerle ilgili bilgileri de paylaşalım: Rakka bölgesinden ülkemizde bulunanların dökümü şöyle: Tel Abyad'dan 16.557, Rakka'dan 76.539 ve Tabka'dan 2.154 olmak üzere toplam 95.250.
Deyrizor'la ilgili rakamlar da şöyle: Deyrizor'dan 104.110, Mayadin'den 5.458, Abu Kamal'dan 116.768 ve Ayn el Arap (Kobani) bölgesinden 128.993 olmak üzere toplam 471.006…
Bu rakamlara bölgeden Irak'a kaçan 300.000 kişiyi de ilave etmek gerek… (Star'dan Mustafa Kartoğlu'na teşekkürler.)
Batı medyası, özellikle de ABD kontrolündeki PYD-YPG'nin elindeki bölgelerde demokrasi ve insan haklarının hakim olduğu iddiasındaki haberlerle dolup taşarken, Türkiye'deki uzantıları da bu koroya eşlik ediyorlar.
Sakinleri sığınmacı olmaya mecbur bırakılan bölgelerde demokrasi ve insan hakları olduğu iddiaları, Suriye üzerine yapılan hesapların neticeye ulaştırılmasına yönelik.
Ancak, Türkiye'nin kararlı tavrı ile oyunlar bozuldu… Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları ile huzur ve istikrara kavuşturulan bölgelerin halkının, doğup büyüdükleri yerlere dönmeleri, ABD yanında PYD-YPG ve taraftarlarının yalanlarının yüzlerine çarpılmasıydı çünkü.
Cumhurbaşkanımızın 'Fırat'ın doğusu' konusundaki kararlılık mesajları ile de, oyunun son perdesine gelindi…
Ne diyelim, yağma yok!..