Eh, şöyle veya böyle 2017 takvim yılını bitirdik ve 2018'e de girdik hayırlısıyla... Hemen her sahada geçen yılın değerlendirildiği ve önümüzdeki yılla ilgili beklenti ve tahminlerin yapılmaya çalışıldığı günlerdeyiz. Fırsat bu fırsat denilerek, 2018'in ilk günlerinde farklı bir başlangıç yapılabilse keşke... Her yeni yıla girişte kimseye faydası olmadığıbilinen birtakım alışkanlıklar,tavırlar ve davranışların geçilenyılda bırakılması ve yeni yılda faydası olabileceği düşünülenlere yoğunlaşılması şeklinde ortak bir prensip kararı alınabilse mesela...
Bir tür 'resetleme' ya da yepyeni beyaz bir sayfa açmak ta diyebileceğimiz böyle bir şeye ihtiyacımız var hakikaten.
Hem de şiddetle... Bir ve beraber olupülke ve millet olarak geleceğe dahasağlam yürümek varken, anlamsıztartışmalar sebebiyle toplumsalenerjimizin başka noktalarateksifi ile karşı karşıyayız...
Uluslararası arenada olgular yerine birilerinin oluşturduğu algılar sebebiyle karşı karşıya olduğumuz muamelenin benzerini içeride de gerçekleştirmeye çalışanların biraz daha insaflı olabilmeleri sağlanabilirdi böylelikle. Algılar üzerindendeğil, gerçekte neler olupbittiği ve bunların objektifolarak ne ifade ettiğiüzerinden yürütülecek sağlıklıdeğerlendirmelerin, ülkemizinileriye doğru yürüyüşüne dahaciddi katkılar sağlayabileceğininhepimiz farkındayız.
Ama ana muhalefet başta olmak üzere, bütün mesailerini yapılanher şeyi mutlaka karalamayahasredenlerin yaşadıklarımızın tamamını kötü yorumlama merakları sebebiyle, gerçekte olup bitenleri değil, birilerinin oluşturmaya çalıştıkları algıları konuşuyoruz daha çok.
Ağızlarını her açtıklarında 'battık, batıyoruz, batmak üzereyiz...' mealinde sözler sarf etme alışkanlığında olan bir ana muhalefete sahibiz. Dahası çeşitlisebeplerle memnuniyetsiz olanlar da bu koroya eşlik etmekte bir beis görmüyorlar.
BARDAK NERDEYSE DOLU
Oysa 2000'lerde kişi başına milligeliri 3 bin 500 dolar olup, şu anda10 bin 500 doların üstüne çıkmış ve2023'te 25 bin doları hedefleyen birülkede yaşıyoruz. Genel olarak aklagelebilecek her sahada muhteşemgelişmelerin yaşandığının damilletçe farkındayız.
Her şey güllük gülistanlık değil belki.
Ama neredeyse doluya yakın olanbardağın boş olduğunu iddia etmekakıllara ziyan bir şey...
Eğitim, sağlık, yollar, köprüler, havaalanları, ticaret, sanayi, savunma...
Hemen her hususta 10, 20 yıl öncesi ile kıyaslanamayacak mesafeler alındığı açık. Sürekli olarak gelişen bir ekonomiye sahibiz...
Kendi ayaklarımız üzerinde durma kararlılığımız yanında bölgemiz başta olmak üzere birçok ülkenin de kendiayakları üzerinde durabilmesinegayret etmemiz sebebiyle bazıülkelerin husumetini çektiğimiz, sır değil. Özelikle güçlü ülkelerin husumeti ciddi bir problem. Bu husumetlerin,güçlü ülkelerin arzu ettikleriyönde davranmakla ortadankalkabileceği şeklindeki kanaat,saflıktan öte bir durum. Onlar kayıtsız şartsız teslimiyetimiz peşinde çünkü.
Nasıl ki 'biraz bağımsızlık' olmazsa, 'biraz teslimiyet' de olmaz... Uyumlu olma adına ellerimizi kaptırsak kolumuzu kurtaramayız yani... Muhalefetgerçekten muhalefet yapmayaodaklansa ve iktidarın yaptığıdoğru ve güzel şeyleri takdir edip,eksik ve hatalı oluğunu düşündüğühususlara yapıcı yönde eleştirelyaklaşsa mesela... 'İktidar ağzıyla kuş tutsa bile bizden takdir beklemesin' şeklindeki tavrın, kimseye faydası yok çünkü... Memnuniyetsizler de bardağınhep boş kısmına takılmak yerine,biraz da dolu taraflarını görmeyeodaklansalar bu arada... 2018'de yeni bir başlangıç; beyaz, tertemiz bir sayfa... Ne kadar güzel olurdu.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.