Geçtiğimiz Cuma günü akşamı Esenler Belediyesi Dr. Kadir Topbaş Kültür Merkezi'nde 40. Sanat yılı için düzenlenen saygı gecesinde Mesut Uçakan'ı dinlerken İsmet Özel'in Amentü şiirindeki: "Hangi cisimdiraçıkça bilmek isterim / takvimyapraklarının arasını dolduran /nedir o katı şey / ki gücü / gönlündağdağasını durultacak?" mısraları geldi aklıma... Özellikle de 'takvim yapraklarının arasını dolduran' bölümü...
Sahi, nedir takvim yapraklarının arasını dolduran o şey ?.. Nasıl oluyor da bazen su gibi akıp giderken,bazen de hiç hareket etmeyecekmişgibi katı olabiliyor?.. Bu, insanoğlunun başlangıcından itibaren cevabını aradığı bir soru ve herhalde arayış sürüp gidecek...
Mesut Uçakan'ın yönetmen olarak ilk filmi 'Lanet'in üzerinden 40 yıl yani 40 kere 365 gün geçmiş... Duygularımıza tercüman olduğuna inandığımız ve birçok açıdan ilklerden olan o filmin Taksim Tepebaşı'ndaki galasında atılan 'Mücahit Eşref' ya da 'MücahideMüjde' sloganları hala kulaklarımızda gibi oysa...
Uçakan'ın 40 yılı dolduran sanat hayatında yönettiği filmler, 70'li yıllardan beri yaşadıklarımızın hikayesi bir anlamda. Gecede filmlerinden gösterilen kesitler, bir yönetmenin idealine yönelik çalışmaların özeti olmanın yanında, ülke ve toplum olarak hangi aşamalardan geçtiğimizin de göstergesi...
70'ler, 80'ler, 90'lar ve hatta 2000'in ilk yıllarında takvim yapraklarının arasını dolduran şeyin oldukça yavaş hareket ettiği söylenebilir. Bu, özellikle de inançlarına değer atfedenve inandıkları gibi yaşamayaçalışanlar için böyleydi.
Herkesin mutlaka kendi istedikleri gibi yaşaması ve öyle inanıyormuş gibi yapmaları gerektiğini düşünenlerin borusunun öttüğü dönemlerde, insanların kuracakları hayallere bile prangalar vurulmuştu.
2018'e girerken o kasvetli günlerinartık geride kaldığını ve çokdaha parlak bir geleceğe doğruyürüdüğümüzü bilmek, geçmişteçekilen bütün acıları ve sıkıntılarıgülümsemeyle hatırlayabilmeyi sağlıyoren azından. Bu gülümseme biraz burukolsa da mesele yok...
2018 VE SONRASI ...
Sadece bir takvim yaprağını değiştirmekle yeni bir yıla giriyor olmak ve dünü ya da birkaç gün öncesini 'geçen yıl' olarak anacak olmak, garip... Artık 2018 miladi yılına girmiş bulunuyoruz.
2017 yılı boyunca yaşadığımız birçok acı-tatlı olay için de artık 'geçen yıl' ya da '2017'de' diye söze başlamak durumundayız. 2018 Miladi takvim yılınınülkemiz, milletimiz, bölgemiz,İslam Alemi ve dünya açısındanhayırlı gelişmelere vesile olmasıhepimizin ortak temennisi. Yakınzamanda yaşadıklarımıza bakılırsa,2018'de çok daha iyi bir 365 günyaşayacağımızı düşünebiliriz. Dünyanın 5'ten büyük olduğunugösterme kararlılığına ve sahipolduğu güçten aldığı cesaretle afratafra satan ABD'ye 'hadi ordan'demelerine şahit olduğumuzgünlerin sonrasında olmamız, geleceğeümitle bakmamız için yeterli.
Menfaatleri için dünyayı yaşanmaz hale getirmek için uğraşanların yanında, insanlığın tümünün kullanımınahasredilmiş olan küremizi dahayaşanabilir kılabilmek için çalışanların olduğunu bilmek, muhteşem bir şey...
Önceki yıllar gibi, 2018 çeşitli sıkıntılara gebe olabilir... Ancak, emperyalizmin kanlı çarklarıarasında yaşamaya mecburbırakılan coğrafyalarda uyanışlarınbaşladığı kesin... Oluşturdukları algılar üzerinden hegemonya oluşturan sömürücü çevreler, pervasızlıkları sebebiyle inandırıcılıklarını iyice kaybettiler çünkü.
Takvimden koparılan her yaprak, birilerinin kanlı dişlerini saklayanmaskelerin sıyrılması ve bütünsermayeleri aldatmak olanlarıngerçek yüzlerinin ortaya çıkması demek artık...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.