Önce kısa bir haber: "Filistinli bir grubun Balfour Deklarasyonu'yla İngiltere'nin Filistin topraklarınıİsrail'e verdiğini ve işgal devletininkurulmasına zemin hazırladığını anlatan afişleri Londra metrosuna asması yasaklandı." Afişleri hazırlayanlar kadar yasaklayanların da bildiği tarihi bir gerçeğin, en azından meraklı olup araştırmayan yeni nesiller tarafından bilinmesini istemiyorlar anlaşılan.
Yani düpedüz ifade ve basınözgürlüğüne aykırı davranıyorİngilizler.
Her şeyin sadece kendi değerlendirdikleri gibi anlaşılması, batılı devletlerin hemen tamamının peşinde olduğu bir husustur. Bu sebeple başka ülkeler söz konusuolduğunda 'ifade ve basın hürriyeti'konusunda nutuklar atarlar.
Mangalda kül bırakmamacasına hem de...
Ancak, kendi ülkelerinde de insanların başlarına gelenlerin tarihi arka planına ışık tutacak birtakım gerçekleri açıklamalarına -işlerine gelmiyorsa-, mani olur ve bunu da, mesela Londra Ulaşım yetkililerinin yaptığı gibi: 'Reklampolitikalarına aykırılık' gerekçesiyleizah etmeye çalışırlar.
Filistinli grubun hazırladığı ve asılmasına müsaade edilmeyen afişlerden üçü haberde yer almış. 'Before' ve 'After', yani 'önce' ve 'sonra' başlıklarını taşıyan afişlerin ilkinde Filistinli bir anne ilekızının 1948 öncesi ve sonrasıhalleri sembolleştirilmiş. Tahmin edileceği gibi 'önce' var olan mutlu aile tablosu, 'sonra' yani İsrail'in kuruluşunu müteakip yerini acıya bırakmış durumda.
İkinci afişte, 'önce' evlerinde mutlu bir beraberlik sergileyen bir ailenin, 'sonra' mülteci kamplarında yaşamaya mecbur kalması vurgulanmış. Üçüncü afişte ise, Filistin'de insanların mutlu bir şekilde dolaştıkları bir sokak 'önce' olarak verilirken, 'sonra' da o sokağın bombalamalar sonucu aldığı yıkıntılarla dolu hal gösterilmiş.
TELAFİ ETMEK...
Afişlerin hepsinin altına, 1917 tarihli Balfour Deklarasyonu'namuhtemelen Filistinliler'i veMüslümanlar başta olmak üzeredünya kamuoyunu kandırmaküzere konulmuş bir madde yerleştirilmiş:
"Nothing shall be done which may prejudice the civil and religious rights of existing non-Jevish communites in Palestine." Yani: "Filistin'de Yahudiolmayan toplulukların sivil ve dinihaklarına halel gelebilecek hiçbirşey yapılmayacak." 1917'de İngilizler'in Balfour Deklarasyonu ile başlatılan sürecin sonrasında nelere sebep olduğunu, 1948'den itibaren olup bitenleri ve vatansız bir halka verilmeküzere vatanları ellerinden alınanFilistinliler'in günümüzde halen yaşamaya devam ettiği sıkıntıları, hepimiz biliyoruz.
Başlarına dert olmaya başlayan 'Yahudi Meselesi'ni halledebilmekiçin, onları Ortadoğu'ya ihraç etmeyolunu tercih eden ve bu yoldaSiyonistlerle anlaşan İngilizler, aradan geçen bir asırdan sonra, konunun aldığı halden memnun mudur, bilinmez.
Ancak 1917 tarihli o deklarasyonun sebep olduğu gelişmelerin sadece Filistinliler'in vatanlarından uzaklaştırılması ile kalmadığının herhalde farkındadırlar. Çünkü o tarihte atılan adımları takiben olup bitenlerin faturası iyice birikti ve Filistin Meselesi, bütün dünya açısından ciddi bir problem haline geldi. Filistin Meselesi'ne 'MeselelerinAnası' denilmesi boşuna değil.
Günümüzde olup biten birçok olayın arka planında da bu meselenin doğrudan ya da dolaylı etkileri var çünkü.
İngilizler'in, atalarının sebep olduğu kötülükleri torunlarının duymaması için gayret etmeleri, belki anlaşılabilir. Ancak 1 asır önce atılan o kötü adımınyaşattığı acıları, bütün Filistinliler iliklerine kadar hissediyor.
İngilizler tarihi gerçekleri saklamayaçalışmak yerine, yaptıklarıkötülüklerin telafisine gayretetseler daha iyi olur... Bu faturanın birşekilde ödenmesi gerekir çünkü...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.