Son birkaç sene içerisinde terör saldırıları sebebiyle 227 insanın hayatını kaybettiği Fransa'da,herhangi bir yayın organı terörü yada terör örgütlerini öven ve teşvikeden bir yayın yapabilir mi?..
Aynı şekilde, yakın dönemde 35 insanını teröre kurban veren İngiltere'de, 36 kişinin hayatını kaybettiği Belçika'da ya da 13 insanın öldüğü Almanya'da terörü öven, destekleyen ve düpedüz teşvik eden yayınların yapılabilmesi mümkün müdür?..
Teröre karşı mücadele vermekte olan saydığımız ülkelerin güvenlikgüçlerini küçükdüşürücü, hatta düpedüz onlarakatil diyen bir yayın organının bu ülkelerde bulunabilme şansı var mıdır?..
Diyelim ki böyle yayın yapan organlar çıktı ve tabii olarak ilgili ülkelerin yargısı tarafından mahkum edildi. Buyayın organları mensuplarınınterörü öven yayınlarına maniolunduğu için AİHM'e yapacaklarımüracaatın kabul edilebileceği, varsayılabilir mi?.. Aykırı düşüncelere tahammül,demokrasinin bir gereği olsa bile;bu, düşüncenin terörle buluştuğunoktaya da tahammül manasınagelmez.
Nitekim Avrupa ülkelerinin hemen tamamı, kendileri söz konusu olduğunda, terörle bağlantılı yayınlara kesinlikle müsaade etmemektedirler.
Avrupa ülkelerinin, Türkiye söz konusu olduğunda takındıkları terörü ve terör örgütlerini koruyucu tavır ise, bizdeki olayların arkasındabizzat kendilerinin bulunupbulunmadığını sorgulamamıza sebep olmaktadır.
Almanya, Fransa, Belçika, İngiltere...
Bu ülkelerle mukayese edilmeyecek yoğunlukta bir terör tehdidi ile karşı karşıyadır Türkiye. Bizdekininonda biri bile olmayan tehditlerkarşısında olağanüstü tedbirleralanlar, bizim tedbirlerimize karşıçıkmaktadırlar nedense...
Şaşarım aklınıza...
PKK, DHKP-C, DEAŞ, FETÖ...
Hangisi olursa olsun terör örgütümensuplarını Türkiye'ye karşıkoruyan ve kollayan bir Avrupagerçeği ile karşı karşıyayız. Terörlemücadele etmemizi adeta istemiyor,kendileri ile bağlantılı noktalardaiyice zorlaştırıp adeta imkansız halegetiriyorlar. Dahası, ülkemizin terörekarşı mücadelesini de demokrasi,insan hakları ve ifade özgürlüğüparantezleri arasına sıkıştırmayaçalışıyorlar sürekli...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) basın özgürlüğü ile ilgili başvurulara öncelik tanıma kararı alması da, aslında belki sevinilmesi gereken, ama yaşayabileceklerimizdüşünüldüğünde can sıkıcı birgelişme.
Bundan önce bazı kararlarına baktığımızda, AİHM'nin ülkemize çifte standart uygulandığı duygusuna sık sık kapıldığımız bir gerçek. Türkiye'den yapılan başvurularda, konu eğermarjinal diyebileceğimiz kişilerleilgili hak ve özgürlüklerse,alabildiğine özgürlükçü kesilirAİHM. Ancak, inançla alakalı konularda mağdur edilenlerden gelen başvurularda ise, topu hep taca atar nedense.
Basın özgürlüğü ile ilgili başvurulara öncelik tanıma kararı alan mahkemenin, Türkiye'de yakın dönemde yaşanan 15Temmuz darbe girişiminin medyaayağı ve yine terörle bağlantılısuçlar sebebiyle içerde olangazeteciler konusunda ilgi çekici kararlar alması beklenebilir.
249 insanımızın şehit, iki binden fazlasının gazi olduğu kanlı bir darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL'in kaldırılması yönünde Avrupa'dan esenrüzgarların, FETÖ ile bağlantılıgazetecilerle ilgili olarak AİHMüzerinden daha kuvvetlenmesinibeklenebilir artık.
Aynı şekilde, koruyup kolladıkları ve rahat hareket imkanı sağladıkları terörörgütleri ile bağlantılı gazetecilerkonusunda bundan sonra dahabüyük gürültüler çıkacağına da kesin gözüyle bakabiliriz.
Avrupa'nın çifte standartlarını bildikleri ve her aşamada yenilerine şahit oldukları halde, hala o coğrafyadan medet bekleyenlere gelince, şaşarım akıllarına...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.