AMERİKA'NINen çok satan gazetelerinden birinde çalışan gazeteci ile sohbet ettik.
"Trump'ı buralardan nasıldeğerlendiriyorsunuz? Putin ilegörüşmesine nasıl bakıyorsunuz?"diye sordu. "Rusya'yı yanınıza almadıkçabaşınızın belası Çin'i halledemezsiniz"cevabını verdim. "Sizin başkan tam birtüccar" diye devam ettim. Şaşırdı.
Bazı tüccarlar vardır krizlerde fırsatçılık yaparlar... Bazıları batarken onlar hep kazanır. İşte dünyanın en borçlu ülkesi nin başkanı Trump da böyle bir adam. Sürekli kriz çıkarıyor. Hiç boşu yok... Birini hallediyor, diğerine saldırıyor durmaksızın.
"Biz kurduk" dediği DEAŞ'ı kullanıp Ortadoğu'ya korku ve dehşet saldı...
Sonra kurtarıcı olarak ortaya çıkıp Ortadoğu ülkelerine "Bunun bedeli var,ödeyin" dedi. Tam 1 trilyon dolar kaptı.
Ardından Kuzey Kore ile nükleer füze krizine çanak tuttu. Avustralya'da Japonya ve Güney Kore'ye kadar bölgede önüne gelene bu çıkardığı kriz sayesinde 1 trilyon dolarlık silah sattı.
Bunları alt alta sıralayıp, "Baktığınızda Trump ülkenize parakazandırıyor" dedim.
Amerikalı gazeteci daha da şaşırdı.
"Biz hiç bu açıdan bakmıyoruz" diyebildi.
E normaldi... "Sizin gazete küreselsermayenin patronlarına ait"dediğimde nereye varacağımı merak etti.
Çin'den başladım. "Komünist Çin'iyatırımlarla kapitalist bir ülkehaline getiren sizin patronlarınız. Tüm büyük yatırımlar ve üretiminçoğunluğu merkezi Amerika'dabulunan küresel sermayeye ait. Trump Çin'e vergi duvarları örerekPekin'e ama aynı zamanda dakendi ülkesinde olup Çin'e yatırımyapan küresel sermayeye savaş ilanediyor." dediğimde kilitlendi.
Tüm kavgaların ve savaşların "Para" için olduğundan girdim, "Sen degazeten de patronlarının belirlediğipolitikalar doğrultusunda yanlıhaber yaparak Trump ile savaşıyorve kullanılıyorsun. Ancak bundanhaberin yok" diye eklediğimde bozuldu.
Hemen klasik olan silaha sarıldı...
"Ama Türkiye'de basın özgürlüğüyok" diye bir cümle attı ortaya... Özgürlükmü?.. Oğlum önce sen kendi kapınınönüne bak... "Sen asla özgür birgazeteci değilsin" diye cevap verdim.
Nasıl yani oldu... Bön bön baktı...
Devam ederek "Hadi kalk yarıngazetende İsrail BaşbakanıNetenyahu aleyhine bir yazı yaz. Ertesi gün derhal kapı önünekonursun. Ne özgürlüğü" dedim.
Gazetesinde kendi başkanını yerden yere vuruyor ama Ortadoğu'da cücük kadar bir ülkenin Başbakanı aleyhine tek kelime yazamıyor. Sonra da özgürlükten bahsediyor... İşte bunlar böylesine kendini özgür zanneden köleleştirilmiş gazeteciler.
Amerikalı söylediklerim karşısında epeyce bocaladı... Sözü Türkiye'de tutuklu bulunan rahip Brunson'a getirdi.
Kongrenin, temsilciler meclisinin ayağa kalktığını söyledi.
Sizin Netenyahu'ya aşk hipnozunda olan ve FETÖ tarafından milyonlarca dolarlık bağışa boğulan senatörlerinizin davranışı gayet normal. Çünkü Amerika'nın en büyük sorunu Devlet içine sızmış Evanjelikler... Sizin FETÖ'nüz de Evanjelikler... Başkan yardımcınız Siyonist- Haçlı ittifakının en büyük üyesi olan Evanjeliklerin bir numaralı adamı... Zaten geçmişinde de bu İsrail sever hristiyan örgütün bir Papazı olarak görev yaptı. Siz bırkın Türkiye'deki Papazı konuşmayı...
Önce Başkan yardımcısı yaptığınız Papaza bakın...
Amerikalı'ya bunları anlattığımda dümura uğradı...
"Amerika'nın en büyük düşmanılobileriniz ve sizin FETÖ'nüz olupdevlet içine sızmış Evanjelikler... Tüm dış politikanızda size inanılmazzarar veriyorlar" diye noktayı koydum...
Zavallı Pentagon da devleti geri almak için çırpınıyor... Halbuki hücrelerine kadar FETÖ usulü sızmalarla karşı karşıyalar... Evanjeliklerin oyuncağı olmuş durumdalar.
Birileri onları topa çevirmiş... Ayağında sektiriyor... Halbuki top yuvarlaktır...
Amerika'da hala "Pentagon"un kelime anlamı neden beşgen!.. Bunu anlayamıyorum...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.