31 Mart seçimleri artıları ve eksileri ile tamamlandı.
Halk demokratik hakkını en rahat şekilde kullandı.
14 Mayıs'ta katılım oranı yüzde 85'ti.
31 Mart'ta yüzde 78'e geriledi.
Katılım oranında yüzde 7'lik bir düşüş yaşandı.
Büyük bölümü de sağ seçmenlerdi.
Daha önce patates ve soğana kurban edilen seçimler bu sefer emekli maşlarına kurban edildi.
Sadece sebep tabii ki emekli maşlarına mal edilmemelidir.
Yanlış adaya bağlamak da çok popülist bir yaklaşım olur.
Çünkü bu seçimlerde bazı kentler dışında kimse adaya bakmadı.
Oylardaki düşüşün nedenleri alt alta dizdiğinizde çok sayıda sebep buluna bilir.
Partilerin organları kayıpla ilgili kapsamalı değerlendirme yaparak konuyu detaylı bir şekilde irdelenmelidir.
Bu "sürpriz" sonuç "ya da ders verme" kırmızı karta dönüşebilir.
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı balkon konuşması ile ülkenin seçim gündeminden çıktığını açık ve net bir dille ifade etti.
Bazıları gibi odalara kapanmadı.
İlk gün halkın arasına karıştı.
Gençlerle buluştu.
Siyasi tecrübesi, liderliği ve devlet adamlığı bunu gerektiriyordu.
Yeise kapılmadı çünkü üzerinde 85 milyonun sorumluluğunu taşıyordu.
Çünkü kaybedecek yılları yok Türkiye'nin.
Seçimsiz bir dönemde çok farklı alanlarda mücadelesine devam edecek.
En önemli maddelerden biri ülkenin kuzeyinde Ukrayna-Rusya savaşı.
Güneyinde ise İsrail'in Gazze'deki katliamı ve saldırgan tutumu.
Rusya- Ukrayna savaşında büyük görevler düşecek. Arabuluculuk ve uzlaşıda iki ülkeyi bir araya getirebilecek ülkelerden biri Türkiye.
İsrail'in Gazze'deki katliamına karşı en büyük tepkiyi veren ülkelerden biri Türkiye. Bu alandaki baskıları daha da artıracağını tahmin ediyorum.
Zira o bölgede İsrail'in saldırgan tutumu başka ülkeler ile çatışma riskini de taşıyor.
Lübnan ve Suriye topraklarında yaptığı saldırılarda İran hedeflerini vurması bölgesel bir çatışma riskini maksimum seviyeye çıkarmış durumda.
Güney sınırlarımızda kurulmaya çalışılan devletçik ise sıcak bölgede yapmamız gereken konusunda hızlı ve dikkatli adımlar atmamızı gerektiriyor.
Batılı devletlerin ve İran'ın, Irak'ın Kuzeyi'nde kurguladığı oyunlar farklı sonuçlara neden olabilir.
İçeride ise yapmamız gereken FETÖ, PKK ve DEAŞ dahil terör örgütleri ile mücadele etmek.
Devlet kritik yerlerinde kendisini hala gizleyen FETÖ hücrelerinin tamamen ortaya çıkarılması gerekiyor. Kim hangi kurumda aktif ise çözülmelidir.
Irak ve Suriye'de yuvalanan terör örgütü PKK/YPG'ye son darbe yakın bir zamanda elbet vurulacaktır. Ancak ülke çerisinde tedbirlerin şimdiden alınması gerekiyor. Son denemesi Van'da mazbata için yapıldı. Uyuyan hücreler harekete geçti. Protestolar tüm ülkeye yayılmaya çalışıldı.
Ekonomi ve enflasyon ile mücadele ise tüm bunlardan bağımsız değil. Zira bağımsız dış politika için bağımsız bir ekonomi şart.
İşte bu yüzden kaybedilen oylar kaybolan yıllara dönüşmemeli.