Hemen hemen her gün ALMAN bir yetkili konu olsa da olmasa da Türkiye'ye ve Erdoğan'a sataşıyor.
Genel çıkış şöyle: "Bizim Türkiyeile Türkler'lehiçbir sorunumuzyok. Erdoğanile uğraşıyoruz. Erdoğan'lıTürkiye aslaAvrupa Birliği'negiremez..."Şaka gibi...
Olmayan ve kalmayacak olan Birliğe kim niye girsin! Sizden bunu isteyen mi var...
Biz Avrupa Birliği'ne girmesek de olur ama siz bir süre sonra Türkiye'nin bulunduğu eksene katılmak için yalvaracaksınız...
İşin özü bu...
Türkiye, Pentagon ile yan yana duran Almanya'ya mesafeli. Almanlar da bunu bildikleri için geliyorlar.
Türkiye'nin bulunduğu ÇİN,İNGİLTERE, FRANSA, KATAR ekseni Yeni Dünya Düzeni'nin kurulacağı yer.
Almanlar burada yok.
Ankara, Londra ile yan yana gelince çıldırdılar. Bunu söyleyemedikleri için bu işin mimarı Erdoğan'a saldırıyorlar.
Amaç Türkiye'yi ait olduğu eksenden dışarı çekip hırpalamak. Canını yakarak yanlarına almak ve iddiasız bir kimliğe büründürmek...
Ama Erdoğan buna izin vermeyince hedef oluyor...
Konuya böyle bakın...
Devam...
ABD Savunma Bakanı Mattis, Nisan sonunda Suudi Arabistan, Mısır, İsrail, Katar, Cibuti'yi ziyaret etti. Resmi açıklamanın yapılmadığı 4 Afrika ülkesine de gitti. Bir de Afganistan'a...
Son turda Bağdat, Erbil ve Ankara'ya geçti. Mattis kuşkusuz çok önemli biri.
Konsey'in çok önemli ismi.
Amerika'nın YENİ DÜNYADÜZENİ'ni ele geçirmesigerektiğini bilen ve bunun içinçırpınan kişi...
Arabistan'ın ABD'nin her dediğini yapmasını sağlayan kişi de Mattis'ti.
Çünkü Nisan ayındaki ziyarette Arabistan'a 'Bedelödersiniz' mesajını en net veren Mattis oldu. Suudlar hiç böyle bir tehdit almamıştı.
Bu ziyaretten 1 ay sonra Trump, kedi gibi sessiz olan Arabistan'dan her istediğini aldı. 550 milyar dolarla Washington'a döndü.
Mattis, Mısır, İsrail ve Katar'da da aynı yaklaşımı gösterdi. Mısır ve İsrail koşulsuz Pentagon'un yanında yer aldıklarını söyledi.
Ancak Katar, Mattis'e karşı pek olumlu davranmadı.
Katar ablukasının mimarı da Mattis'ti. Ciddi olduğunun görülmesini istedi.
Çünkü sessiz tehditlerin işe yaramadığı bir döneme girildiğini artık herkes biliyor.
O nedenle Mattis, son gezilerini Bağdat ve Erbil'e yaptı. Net konuştu.
İngiltere'ye yakın olan İbadi'ye Kuzey Irak'ta yeni bir devlet kurulacak mesajını verdi.
Kuzey Irak'ta ise Barzani'ye "Eğer geri adım atarsan,bedelini çok ağır ödersin" dedi.
Kuzey Irak'taki referandum, Barzani'nin istediği bir karar değildi.
Birkaç gün önce Barzani,"Keşke hiçbir zamanKuzey Irak yönetimininbaşkanı olmasaydım"dedi. Bu sözler, "ABD'ninisteklerine boyuneğmekten başkaçarem yok"demekti.
Mattis sonrasında Ankara'ya geçti.
Görüşmeler nasıl geçti bilmiyorum ama Mattis'in etrafında YPG ve FETÖ konularının kendileri için kapandığı konuşuluyor. Ankara'ya "YPG PENTAGON'unmüttefiğidir" diyemese de etrafındakilerin havası böyle...
Mattis artık ortaklık döneminin bittiğini en iyi bilen kişi...
Hatta yakınındaki bir isim "Kırmızı kitaptademokrasi, ortaklık veetik diye bir şey yok. Yenikonseptimiz bu" dedi...
Mattis ve ekibi gittiği yerlerde UKALA sayılabilecek tavırlar sergiledi.
YPG'ye yardım edilmesi gerektiğini ilk ortaya atan da Mattis'ti... Eğer biri Mattis'e "AmerikanTIR'larının askeri sevkiyatfotoğraflarını"gösterseemin olun "ABD çıkarlarıiçin bu şart" cevabını alır..
Mattis, Türkiye'ye bir konuda teşekkür etti.
İstanbul'daki konsolosluğun benzerine Ankara'da izin verildiği için...
Mattis'in gezileri, bugüne kadar hiçbir Amerikan Savunma Bakanı'nın cesaret edemediği kadar etkiliydi.
Pentagon, iş yapma dönemine girdi.
Mattis de iş olanaklarını Amerika lehine çevirmek için adımlarını attı.
Türkiye, YPG'den rahatsızlığını söylerken, Mattis de Türkiye'nin Suriye ve Irak'ta olmasından rahatsız olduğunu dolaylı yoldan anlattı. Ancak hiçbir zaman medyaya "Türkiye'nin buiki bölgeden çıkmasınıistiyoruz" diye bir beyanlarının olmadığını üstüne basa basa söyledi.
Mattis, Pentagon'un gücünü kimsenin test edemeyeceğini ve bunun da yakında anlaşılacağını her gittiği ülkede söyledi.
Türkiye hariç...
Pentagon silahla dünyayı yönetmek amacında. Karşıda koca bir ittifak var.
Bunun kolay olmayacağını en iyi kendileri biliyor.
Ama racon gereği yüksek perdeden konuşmak zorundalar. Lafla peynir gemisi yürürmü?
İşte bunu göreceğiz. Geri dönülmez bir yola girildi... Lafın gücü de yok. Tükendi. Eller tetikte... Her yerde... Herkes defansını yapıyor. Türkiye güney sınırında neler yapıyor?
Kim biliyor?
Gelmesi muhtemel rüzgarı herkes kestirebiliyor...
Biz de... Burası bizim coğrafyamız... Zor deplasman...
Yok öyle...
Yüksek perdeden hiç yok...
NOT: ABD, YPG'ye çok özel silahlar veriyor ve vermekte... Acaba Mattis bunların ANKARA tarafından bilindiğini gördü mü? Bilinmesini nasıl karşıladı... Unutmayın buralarda iznimiz olmadan kuş uçmaz...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.