24 Eylülde yapılacak seçimler yaklaştıkça Alman siyasetçilerin huysuzlukları artıyor.
Ancak, Almanlar'dan fazlaAlmancı olmaya çalışanTürkiye'deki uzantılarınındurumu daha da vahim. CumhurbaşkanımızınAlmanya'daki seçimlerleilgili çağrısı, bazı Almansiyasilerin veiçimizdekiişbirlikçilerinintansiyonunuiyice yükseltmişdurumda. Belliki canlarınıfena yakmış...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı şöyle:
"SPD ve Hristiyan Demokratlar 'Türkiye'yi ne kadar hırpalarsak o kadar içeride fazla oy alırız' havasına düşmüşlerdir... Almanya'daki bütün soydaşlarıma diyorum ki, sakın bir yanlışa düşüp de bunları desteklemeyin...
Orada şu anda Türkiye'ye karşıdüşmanlık yapmayan siyasi partileregerekli desteği verin."Özellikle de 16 Nisan referandumusürecinde, Türkiye'nin iç işlerinekarışmanın bile çok ötesine geçenaçıklamaları ve tavırlarını unutmuşgözüken Almanlar, Erdoğan'ın Türkiyekökenli seçmenlere yönelik çağrılarınıAlmanya'nın iç işlerine karışmakolarak yorumladılar.
Oysa, Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle alakalı referandum sürecinde, 'hayır' çıkması için ellerinden geleni artlarına koymamış ve bu uğurda uluslararası kuralları vediplomatik teamülleri bile ayaklaraltına almaktan kaçınmamıştıAlmanlar.
Ancak şimdi Cumhurbaşkanımızın sadece orada yaşayan insanımıza yönelik 'demokratik haklarınızı kullanıp, ülkemiziköşeye sıkıştırmaya çalışanlaradersini verin' çağrısını iç işlerine karışmak olarak yorumluyorlar. Oysa onlar ülkemizin tamamını hedef alan çağrılar yapmaktan hiç kaçınmıyorlar...
MEN DAKKA DUKKA...
Cumhurbaşkanımızın çağrısını iç işlerine karışmak olarak niteleyen Alman siyasiler, daha önce yaptıkları gibi, Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile ilgili açıklamalar yaparken de ülkemizin içişlerine karışma manasına geleceksözler etmekten geri durmadılar.
Merkel'in "Yüzde 49'un bizden beklentisi var" şeklindeki talihsiz sözlerini değerlendirmeye bile gerek yok.
SPD (Sosyal Demokrat Parti) lideri Martin Schulz, twitter üzerinden "Erdoğan ölçüyü tamamen kaçırdı" şeklinde zırvaladıktan sonra: "Özgür vedemokratik Türkiye için mücadeleedenlerin daha da çok yanındaolacağız" şeklindeki mesajı, üzerinde durmayı hak ediyor. Schulz'un 'özgür ve demokratik Türkiye için mücadele edenler' derken, terör örgütleri ve mensupları yanında ülkemiz vatandaşı olup batımenfaatleri için çalışanları kastetmesi bir yana, bu sözlerin bal gibi ülkemizin iç işlerine karışmak olduğunu bilmemesi düşünülemez bile.
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in: "Erdoğan'ın Almanya'daki seçim kampanyasına müdahale etmesi, Alman halkını birbirine düşürmeyeçalıştığını gösteriyor" şeklindeki açıklaması, daha da dikkat çekiciydi...
Gabriel, 'Türkiye'deki referandum sırasında Alman devlet televizyonunun Türkçeyayınıyla Türk halkını birbirinedüşürmeye mi çalışıyordunuz?' sorusuna muhatap olsa ne cevap verirdi, merak konusu...
Alman siyasetçiler, 24 Eylül'dekiseçimlerde 1 milyon 250 bincivarındaki Türkiye kökenlikseçmenin muhtemel tercihlerisebebiyle rahatsızlar, bu belli. Ama biryandan rahatsızlıklarını gösterirken, biryandan da ülkemizin iç işlerine karışmayısürdürmeleri, kendilerini hala devaynasında görmeye devamettiklerinin göstergesi...
Almanlar ne ise ama, Almanlardan daha Almancı kesilen içimizdekilerin -'Almanlar içişlerimize karışabilir, ama bizonlarınkine asla!..' kanaatindedeğilseler tabii-, ülkemize yönelik bu haksız tavırlarda ısrar edenlere 'bune perhiz, bu ne lahana turşusu' demeleri gerekmez mi?.. 'Men dakka dukka' sözünü hatırlatsalar da olurdu!..
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.