Gıpta etmekle kıskanmayı hatta haset etmeyi birbirine karıştıran vardır muhakkak. Gıpta etmeyi 'birisinde olangüzel birtakım şeylerinkendisinde de olmasınıistemek' olarak tarif edersek, fena bir özellik değildir denilebilir. Bu, kişiyi çalışarak gıpta ettiği ya da imrendiği şeye ulaşmaya sevk edebilecek bir haldir de üstelik.
Ama 'başkasındaolan birtakımşeylerinkendisindede olmasınıama ondaolmamasınıistemek' manasına kullanabileceğimiz kıskançlık pek matah bir huy olmasa gerek...
Kıskançlık ve haset aynı şey midir, yoksa haset kıskançlığın birkaç adım ötesi midir konusu ise yoruma bağlı.
Şöyle bir tanımlama denemesi yapabiliriz belki: Birisinde olan güzel birtakım şeylerin onda olmakla beraber kendisinde de olmasını istemeye gıpta etmek; bu şeylerin kendisinde olmasını isteyip onda olmamasını istemeye kıskançlık ve o şeylerin kendisindeolmasını istemeyip, o kişide deolmamasını şiddetle arzu etmeyede haset etmek diyebiliriz...
Özeti de şu: Onda şu var, keşke bende de olsa, gıpta... Onda olan onda olmayıp bende olsa, kıskançlık... Bende olup olmaması önemli değil ama onda da olmasa ise haset...
AK Parti'nin 16. yılı ile ilgili olarak siyasi partilerin yöneticileri, mensupları ve medyadaki taraftarları tarafından yapılan yorumlarda AK Parti'yeyönelik takdir ve tebriklerinyanında gıpta, kıskançlık vehaset duyguları da kendisini belliediyordu, tabii olarak.
Türkiye hatta dünya siyaset tarihinde benzeri görülmeyen bir olgu AK Parti.
Kuruluşundan bir yıl sonra girdiği ilk genel seçimlerde tek başına iktidar olmuş ve bundan sonra yapılan bütün yerel ve genel seçimlerde de oylarını artırarak yoluna devam etmiş. 16 yıl sonra gelinen noktada da, halen alternatifi olmayan bir parti.
NAZAR ETME, NE OLUR...
Medya, siyaset ve cunta destekli rantiyenin yıllardır sürdürülen hortumlamaları sebebiyle 2001'de devlet gemisi açısından denizin bittiği bir aşamada kurulmuştu AK Parti. Yeniancak derin tarihi kökleri bulunanbir anlayışa sahip olmanın yanında,insanımız gibi düşünen ve onungibi yaşayan bir kadrosu vardı.
2002'de girdiği ilk seçimde iktidara gelince, başkalarının ne düşündüğüve ne istediği değil, bu ülkeinsanının neye ihtiyacı olduğu veneler yapılabileceği temelini esasalarak çalıştı AK Parti. Bu da bundan sonraki bütün seçimlerde yükselen bir grafik getirdi.
Genel seçimlerde 2002'deki % 34.42, 2007'de % 46.58, 2011'de 49.9 ve farklı bir durumun yaşanarak 40.9'la neticelenen 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından 1 Kasım 2015'te de % 49.5 olarak gerçekleşti. Yerelde 2004'te % 41.67 ile başlayan yolculuk 2009'da % 38.8, 2014'te ise % 43.2 oldu.
Bu süreçte yapılan referandum, Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi konularda da kazanan AK Parti oldu.
İktidarda olan partilerin yükselişle başlasalar bile sonrasında çeşitli sebeplerle aşağı doğru bir grafik izlemesi, Türkiye ve dünya siyasi hareketlerinin genel gerçeği. Ancak AK Parti birçokkonuda olduğu gibi bu konuda dabir istisna ve belli ki bu durumudevam ettirme kararlılığında.
Gıpta edenler ne ise ama kıskananların ve haset edenlerin canını sıkan hususlardan birisi de bu. Oysa AK Parti'nin tam olarak ne yaptığı konusuna odaklanıp onun yaptığı gibi yapmaya çalışsalar, kıskanmaları veya haset etmelerine gerek kalmayacak belki de...
Nazar dediğimiz olayın kısmen haset kaynaklı olduğu ve nazar edilene zarar verme ihtimali olsa bile, haset sahibine de zarar verdiği söylenir...
Söylenecek çok şey var. Ancak bunları sonraya bırakıp, şimdilik şununla yetinelim: 'Nazar etme ne olur;çalış, senin de olur!..'
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.